29 Eylül 2013 Pazar

İSTANBUL - GYEONGJU DÜNYA KÜLTÜR EXPO

Haftasonu kaçmadan resimleri ekliyeyim dedim mağlum okul dershane derken pek giremeyeceğim :)

Arkadaşımla bir kaçamak yapıp geçen hafta cumartesi dershaneyi ektik. Nereye gittik dersiniz tabiki expoya ^.^ Eminönü ve sultan ahmet kısımlarını gezdik..  Anadolu yakasından yolculuk epey uzun sürüyor, yolda giderken bol bol kore hakkında sohbette ettik. Yeni camiyi geçip biraz ilerleyince o kocaman binanın çatısını gördüm önce vee işte burası kesin dedim korenin tarihi evlerine çok benziyordu biraz ilerleyince binanın tamamını gördük ve tabi dev gibi ekranda infiniteyide beraberinde hediye olarak gözlerimiz beynimize ışınladı... :) Resimleri koyarak devam edeyim.




Önce etrafı inceledik bir güzel, sonra öğrendik ki içeri girebilmek için bilet almalıyız ama gişe molaya girmiş 15 dakika bekledik beklerken boş durmadık etrafı çeken koreli bir kızla tanıştık. Çok şeker ve kibar bir insandı, resim çekilip maillerimizi aldık.  Biletimizi aldık 


İşte biletimizin yarısı , oradaki görevli biletlerimizi elimizden aldı. Bende direk " Hatıra olarak alamaz mıyız birazını " dedim. Yarısını bize verdi.. Evde kuzu kuzu duruyor öylece..


İçeri girdiğimizde bu yazı ile karşılaştık ilk olarak. Daha sonra camekan içinde bir çok eser gördük..
























İşte böylee resimlere devam edecek olursak;




Bu kısımdan sonra julia ile tanıştık :) Julia bir koreli ama sanırım amerikada büyümüş, türkiyeye geleli 2 hafta olmuş. İletişim bilgilerimizi aldık hemen :D Sonrada beraber gezmeye başladık. Evime davet ettim oda yazışırız gelmekten mutluluk duyarım dedi.. Tabi ingilizce  :D Robot dansını çektiğim videonun sonunda julia yıda çektim belki koyarım :D



Arkaplanda bir ekran var orada korenin doğası yansıtılıyordu :) 
Şimdi Gelelim robot dansına sanırım 30 dakikada bir bu etkinlik yapılıyordu küçük müzenin ufak bir kısmına robot dansı için mekan ayarlanmıştı julia ile konuşurken dikkatimi çekti sonra beraberce yere çöküp izlemeye başladık..


Çekim biraz kötü olabilir kusura bakmayın.



Daha sonra kore ile ilgili dipnotlara yazı yazıldığını gördük hemen bende kağıt kalem yazdım birşeyler ama pek hatırlamıyorum ne yazdığımı türkiyeyi çok sevin diye bişi yazdım galiba..





Buradan sonrada çıkışa gelmiştik zaten Julia ya bizimle ramen yemeye gelebilir misin diye sordum ama eve gitmesi gerekiyormuş. Vedalaştık ardından biz sultan ahmet camisinin ordaki ipek yoluna gittik baştan sona dolaştık. Tüm Türk ülkelerine ayrılmış standlar vardı, bazı türkiye şehirlerine de. Koreninse neredeyse tüm şehirleri için ayrı stand vardı namı diğer ipek yolu olmuştu tabiri caizse. 



İpek yolundan çıkıp koştura koştura ramen yemeye gittik zaten yakındaydı. Sabahtan beri birşey yemeyince insan acıkıyor. Gittiğimizde 3 koreli genç jandi style pilava gömülmüş yiyorlardı, yakışıklılardı !!!! 

Neyse içerisi rezerve edilmiş bizde dışarı oturduk. 10 Dakika sonra rezerve edenler geldi 30 kişi vardı ve ne göreyim eminönündede bu yüzleri görmüştüm hatta bir tanesi beni eziyordu ajussi olduğundan birşey dememiştim.. Geldi geçti ama hala sinirlendiriyor beni... 

Sonra expoya geri döndük tek tek standdaki insanlarla iletişim kurdum insanlarla sohbet etmeyi seviyorummm <3 

Bursalı bir çocuk vardı hala aklımda hahah yani korelide bursada okuyormuş çok utangaçtı..  Boza almıştık arkadaşımla standları gezerken bir koreli amca elimizdekinin ne olduğunu sordu tadarak anladığınız birşeyi tarif edemezsiniz bizde dedik biraz tadına bakın kaşık aradık yok. Bardak aradık yok Konuşurken bir yerden bardak bulunup geldi.. Koydum amcaya beğendi tadını sonra koştura koştura bir yere gitti geldi bize kore yelpazesi getirdi. Gönlü zengin ajussi birde bir paket elma şelibonu verdi tabi açmadan önce pek anlayamamıştım.. Bizde ordan ayrıldıktan sonra macuncuyu gördük dedik macun verelim türk misafirperverliğini tanıtalım :D Ben koştura koştura götürdüm amca resim çekinmek istedi S4 vardı tabii amcada :) Arkadaşımda bir sunbeaya verdi osmanlı macununu.. :))) Bir baktık saat 20 :30 falan olmuş. Ben o sıralarda ekrandan exo - growl izliyordum. Bir yandanda şarkıyı çığırıyordum :)  Sonkez etrafa göz atalım dedik arka tarafı dolandık bir baktık oradada bir ekşın var. Koreli ajummalar ajjusiler dans ediyor izledik güzelce..




İşte maceramız bu noktada son buldu daha fazla geç olmadan eve dönelim dedik :D Elimizde onca broşür ve minik hediyeler yola koyulduk.
Güzel birgündü bir çok arkadaş edindim güzel insanlarla sohbet ettim. 
Böyle etkinliklerin daha çok düzenlenmesi dileğiyle..
Resimler bana aittir emek var bilin istedim :)

Music Bank Yine Bekleriz..

Nereden başlasam bilemiyorum. O kadar çok şey oldu ki, Music bank, Okul ve Expo derken zaman hızlıca akıp geçti. 

En Önde olmanın ilk defa faydasını görüyorum :) Resimden kafamı buldum hahahaah


Music bank şuan kesik kesik hatıralardan ibaret.. İçeri girmek için dışarıda sıra oluşturduğumuz ve saatlerce beklediğimiz anlar cab canlı duruyor her anını hatırlıyorum. O kadar güzel insanlarla tanıştım ki kırk yıllık dost gibi birden konuşmaya başladık herkesle.. İçeri girdiğimde ise dahada sabırsızlık başladı dışarıda 8 saatten fazla bekleyebilmişken içeride  1 saat daha beklemek zor gelmişti gerçekten. Uzun uzadıya şu oldu bu oldu diye anlatmayacağım malum vidolar yüklendi bir sürü dedikodu- gerçek karışımı yazılar yazıldı zaten. Değer verdiğim en önemli şey doğruluktur ve eğer bunu başaramayacaksam asla burda olmazdım.. Neyse devam edecek olursak, Hiç resim çekmedim şarjım zor yetti telefon kafayı yiyor mağlum.. Ben ağzım açık konseri izledim şaşkındım hemde çooook. Mblaq de çoştum benim olduğum yöne çok yakındılar belkide ondan. Aslında bütün idollerde çoştum. Kyunun elini yakalayabildim bir tek :) Arkadaşım "Lee Hong Ki'ye şapkamı fırlatsam mı ?" diye sordu bende "durma" dedim. Tereddüt etti büyük ihtimalle korktu bir yerine gelir diye. Elinden kaptığım gibi hong kinin ayaklarına fırlattım hafifce tabiki :) Oda alıp başka tarafa fırlattı komediydi.. Arkadaşım şapkasının peşinden gitti tabi , şapkayı yakalayan kız vermek istememiş zorla almış benim şapkam diye :D :D  Şapka elimizde şimdi allaha şükür.

Resimler bana ait değil hiç resim çekmedim mal mal izledim sadece :) Yanımdaki arkadaş çekmiş bunu, orda tanıştık aslında. (Asya Günlüğü) ünden  İşte thunder ve bizim olduğumuz kısımda..



 Thunder' ı önceleri pek tanımıyordum konserden sonra iyice araştırdım konserde bizim tarafla en çok ilgilenen oydu çünkü :) Allah tekrarlarını ve gidemeyen arkadaşların daha güzel bir şekilde telafi etmelerini nasip etsin.  Konsere gitmek için işe girmiştim yoksa bende zor giderdim o kadar ha dedim mi bulunmuyor malesef.. Annem + Abim + Ablam + Yengem + Kuzenlerim + Patronum + Teyzem ve daha fazlası demediklerini bırakmadılar.. Yok o kadar para verilir miymiş / O parayla tatile giderlermiş vs vs.. Konser sabahı çektiğim acıdan zırlaadığım akıttığım göz yaşlarından hiç bahsetmeyeyim.. Konserden 1 gece önce hava alanına gidip 10 da eve dönünce şalterler atıyor tabi.. Arkadaşım konser sabahı saat 5 de bize gelince ve zile basmayıp benim odamın camına taş atıp uyandırmaya çalışınca daha da fena oluyor çünkü arkadaşımı babam yakalıyor heheheh evden kaçar gibi.. Dershane sınavınıda bana gıcıklık olsun diye o güne koymuşlar... Bilmiyorum belki bundan 5 sene sonra ne kadar aptalmışım keşke yapmasaymışım der miyim ki ?  Ama ilkler unutulmaz nuest'i unutmayacağım :D 
 

100 Days with Mr. Arrogant -Bay Kibirli ile 100 Gün-

Filmin Yapım yılına takılmayın diyerek başlamak istiyorum... 



 Filmin Adı : 100 Days with Mr. Arrogant -Bay Kibirli ile 100 Gün- 

Yapım Yılı : 2004  


Tür : Romantik Komedi

                                                        Oyuncular :   


하지원 / Ha Ji Won  
Doğum Tarihi : 28 Temmuz 1978
Gözüm ısırıyor birlerden diyor olabilirsiniz :)  En Bilindik dizilerinden bahsedecek olursak.
Secret Garden (SBS, 2010) 
The King 2 Hearts (MBC, 2012) 
Dizilerinin başrollerinde gördük...

Filmdeki rolünden bahsedecek olursak ; Ha-yeong adlı liseye giden bir kızı canlandırıyor. Mimikleriyle sizi çılgına çevirebilir bunu başta belirtmekte fayda var. 


김재원 / Kim Jae Won
Doğum Tarihi: 18 Şubat 1981 
Filmdeki karizmasından bahsetmeliyim kesinlikle gifte baktığınızda şirin mi şirin bir yakışıklı görüyorsunuz ama filmdeki asıl karakteri tam tersi :)
En Bilindik Dizisi : 
Can You Hear My Heart / 내마음이 들리니 / 2011 

Filmdeki karakterine dönelim ; 
    Hyeong-jun Zengin bir üniversite öğrencisi olarak karşımıza çıkıyor, eğlenmek için bol vakti olduğundan Ha-yeong ile uğraşmaya can atıyor..


Filmin Konusu : 

Liseli kızımız Ha-yeong 100. yıl dönümünde tert edilir. Bunun siniriyle karşısına çıkan içecek kutusuna tekme atar ve kutu uçtuğu gibi, araba kullanmakta olan yakışıklı başrolümüz Hyeong-Jun un yüzüne çarpar. Kontrolünü kaybeden Hyeong-Jun duvara toslayarak durabilir ancak. Karşı komşu olmalarıda kaderin ufak bir cilvesidir tabi. İşte herşey o an başlamış olur...  İzlemeye değer bir gençlik filmi.


Yorumum :

Filmi izledikten sonra bu kısmı okuyun :) 

Ha-Yeong 'un mimikleri cidden beni çıldırttı. Bir o kadarda güldürdü. Gençlik filmi olmasından dolayı hiç sıkılmadan izledim diyebilirim. Beni en çok etkileyen biricik başrol kızımızın üniversiteye girme çabası ve başarması ( Belkide aynı yolun yolcusu olduğumuzdandır.) Filmin sonunu saçma buldum her zaman söylerim bir çocuklarını gösterseydiniz yada düğün törenleri falan.. Kuru kuru olmuyor böyle :) Kız kapak yaptı film bitti...